12 Ekim 2017 Perşembe

KÜREK MAHKÛMU♂




KÜREK MAHKÛMU♂ 
           Güzeldi o♀. Çok güzel. 
        O♂ olanca benliğiyle öylesine ölesiye vurgundu ki ona♀, şaşar kalır ve ardından siz de aynı şaşılası derecede ona♀ vurulurdunuz. Onun♀ o kısacık, dalgalı, kömür karası saçları ve süzüm süzüm iri kestane gözlerinin tarifsiz güzelliği, inanılır gibi değildi. Dünyaya böylesine farklı olan muhteşem bir güzellik, bugüne değin ayak basmadığı gibi, bundan sonrasında da benzeri bir olasılığı asla olmayacaktı. Kaçamak türden her işveli bakışı; zirveleri karlarla kaplı sarp dağları deliyor, öncesinde Afrika ormanlarında ve çöllerinde dolanıyor, bir çırpıda dünyanın dört bir yanında seyr-i sefer eyliyordu. Bu can alıcı bakışların ardından öyle bir an geliyordu ki; bir anda munis buselerinizi, onun♀ kirpiklerine tek tek kondurmamak için kendi kendinize debelenip duruyor olurdunuz. Hayalle düş arası okşama çabası içinde olduğunuz bakışları gelip; sizin ikircikli ürkek bakışlarınıza kenetleniyordu. Onunla♀ bir tek mevsim yaşanırdı, o da bahardı. 
        Güzeldi O♀. Çok güzel.        
        Onu♂ için bir dua niteliğinde olan sevgilinin, o bahar gülümsemesi; yaşadığımız gezegenin dört bir yanında bütün insanlar ve diğer canlılar tarafından bir anda fark edilip görülebiliyordu. Gamzelerindeki o anlatımı mümkün olmayan tatlı çukurluklara, insanlar parmaklarının ucuyla dokunabilmek için benliklerinden, varlıklarından ve dünyalarından göz açıp kapayıncaya değin vazgeçebilirlerdi. 
        Güzeldi o♀. Çok güzel.    
        Onun♀ tek bir kelime olsun telaffuz etmek üzere biçimli kor dudaklarının her aralanmasında, kar beyazı küçük bir inci gerdanlığı andıran dişlerinin arasından süzülen kadife yumuşaklığındaki sözcükler; şerbet ve bal damlaları olup bulunduğu ortama kır çiçekli hoş kokulu bir hava olup yayılıyordu. Cennet diye tasavvur edilen yer, o an bu dehşetli tadıyla sözcüklerin duyulduğu mekândı. Tarifsiz güzellikte bir hoşluk ve alabildiğine bir büyülenmeyle derdest edilip esir kılınıyordunuz. Ve esaretin tadına doyum olmuyordu. 
        Güzeldi o♀. Çok güzel. 
        Ellerinize, kollarınıza bir daha asla açılmamak üzere üst üste kelepçeler ve paslı prangalar varsın vurulsundu. Özgürlük denilen ve bu durumda gölgede kalan değer biçilemeyen muhteşemlik varsın olmasındı. Ömür boyu kürek mahkûmu olunmalı, onu♀ esaretinde yelkenler fora edilmeliydi. Zümrüt yeşillikler arasındaki bu kuytuluklardaki huzur koyunda; yüreğinizde kımıl kımıl pırpırlar, karnınızda rengârenk kelebekler uçuşsun, başınız sermest olsun, ciğerlerinize çekeceğiniz mis rayiha ile bütün yaşamınız boyunca burada demir atmış olarak, mutlu ve mesut yaşayayım derdiniz. Asude bir yaşantıya doğru kulaç atarsınız! 
        Güzeldi o♀. Çok güzel.    
        Belalı başınızda taşıdığınız kor alevli harelerle; ona♀ hitaben ağzınızdan çıkacak olan bir “merhaba” sözcüğü dahi bir başka olmalı. İçinde bulunduğunuz serçe ürpertisiyle, yüreğinizin en derininden, olabildiğince diplerinden süzüm süzüm süzülmeli, bin bir imbikten geçirilerek bin bir defa damıtılmalı, şeker ve bal katımıyla iletilmeli ona♀. Başkaca da olasılığı yoktu bunun. Kızgın bir yağ misali damla damla eriyerek, şaşkınlıklar içinde kaybettiğiniz kendinizi, tekrar bulmak maksatlı katılmalıydınız ona♀. Zemheride kalmışçasına bir tir tir titremeyle, onun♀ gül dudaklarının arasından çıkacak bir sözcüğü beklemeye koyulmalısınız. Şehrinizin tam orta yerinde, köşelerden birinde sımsıkı ve sımsıcak olanca gücünüzle sarılmalısınız karınca belinden onun♀.
        Güzeldi o♀. Çok güzel.      
  Dünyanın binlerce ton yakut, zümrüt, elmas, pırlanta ve diğer değerli taşları bir köşeciğe üst üste istiflense; onun♀ gözlerindeki bir anlık parıltının yanında oldukça sönük kalırdı. 
        Güller, sümbüller, laleler, menekşeler, papatyalar, çiğdemler, yaseminler, leylaklar, karanfiller ve orkideler onun♀ karşısında el pençe, tozpembe mahcuptular. 
        Şiirler, öyküler, romanlar onun♀ için kaleme alınmalıydı. Şarkılar, türküler, konçertolar ve melodiler onun♀ anlatmalıydı. Davullar, kemanlar, sazlar, utlar, tamburlar, çellolar, arplar ona♀ olan sevdayı dile getirmeliydi. 
        Güzeldi o♀. Çok güzel. 
        Var olan ömrünüz bu güzelliğe bakmakla geçsindi. Dünyayı içten üstünüze sürgüleyip, salt ona♀ baktığınız zaman boyunca edineceğiniz kucaklar dolusu sevapla, Tanrının en sevilen kulu olur, cennetteki yerinizi kolaylıkla garantileyebilirdiniz. 
        Her an kolunuzu o kuğu boynuna dolamak, mümkün olduğu kadar hep yanında-yöresine olmak, gözlerinin derinliklerinde kaybolmak ve o baştan çıkaran sıcaklığını kendi sıcaklığınıza katmak isterdiniz. Var olan onca derdinize – sıkıntınıza devaydı o♀. Tasalarınızın yok oluşuydu O♀. 
        Güzeldi o♀. Çok güzel.      
        Bir ömür boyu yüzü yüzünüzde, gözleri gözlerinizde, nefesi kulağınızın dibinde, sizinle haşır neşir bir halde başı göğsünüzde kalakalsın isterdiniz, lakin kalmazdı. Gözlerinde çekincelerle yüreğinizi kucaklayacak bir hoşluk arardınız. Gözlerini hışımla çevirirdi. Gözlerinin derinliklerinde var gücünüzle kürek çekmek isterdiniz belki de, kürekleriniz kırılırdı. Olduğunuz yerde, dalgaların, fırtınaların arasında kalakalırdınız. 
        Güzeldi o♀. Çok güzel.        
        Onunla♀ su ve toprağın birbirlerine olan yakınlığı kadar yakın olmak istersiniz. Ama payınıza O♀ şiirsel güzelliğe hayli mesafeli düşmek düşer. Yüreğinizde devasa bir burukluk dallanıp budaklanır, inim inim barındırdığınız kırık fay hatları apansız yeniden harekete geçerler. Sevmek ki elbette bir insanın ulaşabileceği en üst merhale, oysa böylesi bir yükseltide de, onun♀ olabildiğince uzağında onsuz♂, hem de biçare kalakalırsınız. Kalbinizi yalayıp geçen, titreten bir hüzün dalgasıyla yek başınıza dolanır, durursunuz. 
        Güzeldi o♀. Çok güzel. 

Amsterdam, 12 Ekim 2017  

  



          

CHARLOTTE CAFE Annem, bildim bileli hasta, ömrü böyle geçti diyebilirim. Lakin bu kez hayli ilerlemiş olan yaşı ile artık uzatmaları oynuyo...