28 Temmuz 2021 Çarşamba

NEVBAHAR



 NEVBAHAR

Önce; insanların kırpıştıradurduğu gözlerinden, ta içlerine keskince vuran safran rengi bolca, bolca ışık, ışık… ışık bir yerlerden süzüle geldi. Sonrasında, coşkulu nehirler misali dağların, ovaların ve kırların yüzeylerini allı güllü süsleyen bir renk yağmuru çıkageldi. Yeryüzünü mest eden mis kokular sardı. Tatlı bakışlı güneş; terletmedi, bunaltmadı ve yakmadı. Ancak güneşin bu büyülü sıcaklığı canlıların duygularını tutuşturmaya yetti. Onları mayıştırdı, gözlerini kamaştırdı, ağızlardaki pas tadını bir çırpıda giderdi ve kendilerini alabildiğine mutlu hissetmelerini de sağladı.

Gönlü razı gelmedi, vicdan eyledi tabiat. Var olalı hep yufkaydı yüreği. Çatırtılarla çatlayaduran doğa, kır çiçekleri ile bezeli basma entarisinde nesi var nesi yok, bir kez daha sunmadan edemedi. Şaşakaldım. Ne apansız çok… ne çok kuş ve çiçek açtı; filizlenen, pıtrak ağaçlar. Cıvıldadı güzel gagalı, kanat kanat kuşlar. Çiçekler renk renk mis kokulu, alımlı mı alımlı. Saymadım, sayamadım, irili, ufaklı ve rengârenk kuşları ve birbirlerinin ihtişamını kıyasıya gölgede bırakan muhteşem çiçekleri. Aşmıştır sayıları muhakkak milyonları.

Art arda yağdı, kimi zaman sulu sepken, kimi zaman ufaktan ufaktan çiseleyiverdi bereket yağmurları. Nasıl da sarıp sarmaladı, boydan boya gökkuşakları göğün deniz gibi mavileşen maviliğini.

Devasa bir cümbüş var, sazlı-sözlü, çalgılı ve çengili. Çalsın sazlar. Salınsın, raksa dursun ince belli, selvi boylu, çatal göğüslü, çeşm-i siyah-ela-zümrüt-kestane-maviş ve çakır kızlar.

Toprağa cemre ve buğu indi. Çimlere inci taneleri çiğler bir koldan yürüdü. Gümüş yapraklı iğde ağaçları çiçek bulutlarına dönüştüler. Meyveye durdu onlarca türüyle ağaçlar. Rüzgarla salındı sevgiye duran terütaze, mağrur çiğdemler ve nergisler. Aman Tanrım nasıl da burcu burcu koktu yaseminler. Avuç dolduran zakkumlar. Salkım salkım sarktı akasyalar. Kahkahalarından geçilmedi hatmilerin, duvarlara tırmandı sarıp sarmaladı begonviller. Gecikmedi çıka geldi; kirpiler, arılar, yollara koyulan kervan kervan karıncalar, tilkiler, kaplumbağalar, solucanlar, kertenkeleler ve kanatları renk cümbüşü kelebeklere dönüşen boğumlu tırtıllar. Milimlik bir denge ki, güzelliğin dengesi. Ne olur, istirhamım o ki; saklasınlar yaramaz ellerini, uzak dursunlar, tek bir karıncaya dahi zarar vermesin insan görünümlüler.

Göğün erguvani rengi, sihirli bir dokunuşla büyüleyici kızıla döndü. Pek çok ışıltılı yıldızla döşendi gök. Ve şairin yüreğinde kımıl kımıl depreşen duygulara hakim olması elbette beklenemezdi. Kaleminden dökülen dizeler aynen şöyleydi.

          “Derdim başka

          Sanma ki derdim güneşten ötürü;
          Ne çıkar bahar geldiyse?
          Bademler çiçek açtıysa?
          Ucunda ölüm yok ya.
          Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
          Güneşle gelecek ölümden?
          Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
          Her bahar biraz daha âşığım;
          Korkar mıyım?
          Ah, dostum, derdim başka..” Orhan Veli

          Haberiniz var mı? Ne oldu, biliyor musunuz? Duymadınız, görmediniz mi? Müjdeler… müjdeler olsun. Bir anda çiçeklendi insani duygular. Elleri kolları kiraz çiçekli dallarla dolu, sevgili gülüşlü, gül kokulu bir hayat sunumuyla şiirsi bir bahar daha patladı. Evimin içine tıka basa doldu bahar. Bir kez daha soluklandı koca dünya. Hoş geldin, başım gözüm üzerine geldin,  mevsimler kraliçesi Nevbahar!

 

Amsterdam, 5 Nisan 2021

 

CHARLOTTE CAFE Annem, bildim bileli hasta, ömrü böyle geçti diyebilirim. Lakin bu kez hayli ilerlemiş olan yaşı ile artık uzatmaları oynuyo...